Sağlıkta ‘Açık Rıza’ Vermeyen Sigortalıya Poliçe Yok

Sağlık sigortasında sigorta şirketlerine sağlık verilerinin işlenebilmesi için “açık rıza” vermeyenler provizyon alamama, poliçelerinin yenilenmemesi ve teminat bulamama gibi sorunlarla karşı karşıya.

Sigorta şirketleri, 2016 yılında kabul edilen Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 6. Maddesi gereğince, sağlık verilerinin işlenebilmesi için sigortalı bireylerden açık rıza istiyor. Bireylerden açık rıza alınması sigorta şirketleri açısından kritik öneme sahip. Öncelikle açık rıza olmaksızın, sağlık verilerinin işlenmesi mümkün değil. Sağlık verileri işlenemediğinde sigorta şirketi, sigortalının ilgili kurumlardan geçmişe dayalı sağlık ve hasar bilgilerine ulaşamıyor; sigortalı hakkında risk ölçümü yapamıyor. Yeni sigortalılar için sigorta şirketleri genellikle teklif/başvuru aşamasında açık rızayı almaya çalışıyor. Sigortacılar, açık rıza konusunda asıl sorunun yeni sigortalılardan çok, poliçesini yenilemek isteyen veya ömür boyu yenileme garantisi almış eski sigortalılar ile grup sözleşmelerinde devam ettiği görüşünde. Grup sözleşmelerinde sigorta şirketleri sigortalı bireyin açık rızasını, birey anlaşmalı özel hastane ve sağlık kuruluşuna başvurduğunda, ilgili kuruluşta ‘ibraname eki’nin imzalatılmasıyla alıyor. Söz konusu sözleşmelerde, açık rızanın e-devlet’ten (e-nabız) verilebilmesi de öneriler arasında yer alıyor.

TSB’nin, Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK) ile Hazine ve Maliye Bakanlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü yetkililerinin katılımıyla gerçekleştirdiği toplantıda, açık rıza konusunda yaşanan sorunlar tartışılıp, çözüm önerileri ele alınırken, konu ile ilgili olarak Avrupa’daki uygulamalar hakkında da sunum yapıldı. Uluslararası uygulamalara göre bir bireyle sigorta şirketi arasında sağlık sigortası poliçesi düzenlendiğinde sigortalı ‘açık rıza’ vermiş sayılıyor. Avrupa Birliği’nde ancak bireyin sağlık verilerinin çapraz satış amacıyla kullanılmak istenilmesi durumunda açık rızası alınıyor. Bunun dışında açık rıza şartı aranmıyor.